Egeli Tarım ve Hayvancılık Üreticileri Endişeli
İzmir Ticaret Borsası Eylül Ayı Olağan Meclis Toplantısı ve Meslek Komiteleri Ortak Toplantısı video konferans aracılığıyla, Meclis ve Meslek Komiteleri üyelerinin geniş katılımıyla gerçekleştirildi
01 Ekim 2020 - 17:23
Bu Maliyetlerle Hayvancılık Yapmak Çok Zor
Hayvancılık sektöründe maliyetler konusunda önemli sıkıntılar yaşandığına değinen Işınsu Kestelli, “Büyükbaş hayvancılık maliyetinde hayvani materyali yüzde 55-60, yem giderleri yüzde 30-35 ve diğer giderler ise yüzde 10-15 paya sahip. Döviz kurundaki yükseliş dolayısıyla yem maliyetlerinde son dönemlerde önemli artış yaşandı. Kaba yem kaynağı olan mera ve çayırlarımızın yeterli olmaması nedeniyle, karma yem hammaddesi olan soya ve yağlı tohumlu bitkileri ağırlıklı olarak ithal ediyoruz. Üstelik mevcut çayır ve mera alanlarımızın da büyük bir kısmının ıslah edilme ihtiyacı bulunuyor. Dünyada ise hayvancılıkta ileri gitmiş ülkelerin hemen hepsinin doğal mera alanları bakımından zengin olduklarını görüyoruz. Çin, ABD, Avustralya, Brezilya bu ülkelerin başında geliyor. Dünyada toplam tarım alanlarının yüzde 67’si çayır ve mera alanlarından oluşurken, ülkemizde bu oran sadece yüzde 39. Tarla ve bahçe alanlarında 15’inci sıradayken, çayır ve mera alanlarında 43’üncü sırada yer alıyoruz. Bu kaynak dağılımı ile sürdürülebilir hayvancılık yapmak gerçekten kolay değil. Buradan şu sonuca varmak gerekiyor: Yem kaynağı olan çayır ve mera alanları ve karma yem kaynağı olan yağlı tohumlu bitkiler sorununu çözmeliyiz. Çözemediğimiz sürece özellikle büyükbaş hayvancılıkta bu sorunlar ile karşılaşmamız kaçınılmaz. Aksi takdirde özellikle büyükbaş hayvancılık sektörü için girdilerin devlet tarafından yeteri miktarda ve sürekli olarak desteklenmesi ihtiyacı bulunuyor. Yem kaynağı açısından benzer durumda olan kümes hayvancılığı sektörümüz de aynı sorunlarla savaşıyor
Yerli Pamuk Depoda Duruyor, Döviz İthal Pamuğa Gidiyor
Hasadı bölgemizde yeni başlayan pamuk piyasaları ile ilgili olarak da görüşlerini paylaşan Işınsu Kestelli, “Pamuk konusu son dönemde hem üyelerimiz hem de bizler tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Geçtiğimiz yıl ülke olarak 1,6 milyar dolar değerinde yaklaşık 1 milyon ton pamuk ithalatı yaptık. Bu miktarda ithalata rağmen yerli pamukta yeni sezona stok devri olduğunu belirtmek isterim. Ege pamuğu kalitesinde bir pamuğun yurtdışı piyasalardaki değeri şu an için 12 lirayı bulurken yerli pamuğumuz henüz 11 liradan bile işlem görmedi. Bu durumda üreticimizin bu sezon kâr etmesi söz konusu olmayacak ve önümüzdeki sezon pamuk ekim alanları daha da azalacaktır. Pamuktan kaçan alanlarının mısır, domates gibi ürünlere kayması muhtemeledir. Ancak domateste bu yıl yaşanan sorunu sanırım hepimiz biliyoruz. Fiyatların düşük olması, hasat maliyetinin bile karşılanamaması nedeniyle ürününü tarlada bırakan üreticilerimiz oldu. Böyle bir ortamda pamuk ekim alanlarının azalması alternatif ürünlerin piyasasını da olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığımızdan 2020 yılı pamuk priminin üreticimizi memnun edecek seviyede bir an önce açıklanmasını talep ediyoruz” diye konuştu
Üretimde İyi Noktadayız Ama Birim İhtacat Değerimiz Düşük
Türkiye’nin tarımsal üretim potansiyeli açısından dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olduğuna dikkat çeken Işınsu Kestelli, “Ancak gerçekleştirdiğimiz üretimin ihraç edilerek döviz kazandırıcı bir faaliyete dönüştürülmesinde halen çok önemli eksiklerimiz bulunuyor. Üretimde ilk 10 ülke arasındayken toplam tarımsal ürünler ticareti sıralamasında 27’nci sırada olmamız da bunun açık bir göstergesi. Bu durumu iki açıdan bakmak gerekiyor. Birincisi ihracat miktarının yeterli seviyede olmaması. Bunu artırmanın en önemli yolu, ürünlerimiz için yeni pazarlar bulmaktan geçiyor. Tarımdan elde edilen döviz gelirleriyle ilgili ikinci konu ise birim ihraç değerimizin halen çok düşük olması... Kısacası tarımsal ürünlerimizin kalitesini ve marka değerini artırarak katma değeri yüksek ürünler haline getirip pazarlamak zorundayız. Bunun için de ARGE, İnovasyon ve markalaşmaya daha fazla kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu
Tarımda Yaşanan Su Sıkıntısı Giderek Büyüyor
Kestelli, konuşmasının son bölümünde, “Dünya küresel etkileri olacak bir iklim felaketi sorunu ile karşı karşıya. Bu yıl oldukça kurak bir sezon yaşıyoruz. Eğer kış dönemi geçtiğimiz yıl gibi olursa tarım bu durumdan en fazla etkilenen sektörlerin başında gelecek. Bu yıl bile su sıkıntısı nedeniyle tarım ürünlerinin suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemde barajlardan su verilmesi kesildi. Üreticilerimiz kendi imkânları ile ürünlerini sulamaya devam etti. Ancak bireysel su kaynaklarının da son derece sınırlı ve aynı zamanda çok maliyetli olduğunu unutmamalıyız. Tarımsal planlamalarda tarım bakanlığımızın bu durumu öncelikli bir faktör olarak dikkate alması için görüşümüzü iletiyoruz. Su sıkıntısına göre aksiyon planı belirlenmesinde hem üreticimiz hem de ülkemiz açısından sonsuz fayda görüyorum” dedi
Hayvancılık sektöründe maliyetler konusunda önemli sıkıntılar yaşandığına değinen Işınsu Kestelli, “Büyükbaş hayvancılık maliyetinde hayvani materyali yüzde 55-60, yem giderleri yüzde 30-35 ve diğer giderler ise yüzde 10-15 paya sahip. Döviz kurundaki yükseliş dolayısıyla yem maliyetlerinde son dönemlerde önemli artış yaşandı. Kaba yem kaynağı olan mera ve çayırlarımızın yeterli olmaması nedeniyle, karma yem hammaddesi olan soya ve yağlı tohumlu bitkileri ağırlıklı olarak ithal ediyoruz. Üstelik mevcut çayır ve mera alanlarımızın da büyük bir kısmının ıslah edilme ihtiyacı bulunuyor. Dünyada ise hayvancılıkta ileri gitmiş ülkelerin hemen hepsinin doğal mera alanları bakımından zengin olduklarını görüyoruz. Çin, ABD, Avustralya, Brezilya bu ülkelerin başında geliyor. Dünyada toplam tarım alanlarının yüzde 67’si çayır ve mera alanlarından oluşurken, ülkemizde bu oran sadece yüzde 39. Tarla ve bahçe alanlarında 15’inci sıradayken, çayır ve mera alanlarında 43’üncü sırada yer alıyoruz. Bu kaynak dağılımı ile sürdürülebilir hayvancılık yapmak gerçekten kolay değil. Buradan şu sonuca varmak gerekiyor: Yem kaynağı olan çayır ve mera alanları ve karma yem kaynağı olan yağlı tohumlu bitkiler sorununu çözmeliyiz. Çözemediğimiz sürece özellikle büyükbaş hayvancılıkta bu sorunlar ile karşılaşmamız kaçınılmaz. Aksi takdirde özellikle büyükbaş hayvancılık sektörü için girdilerin devlet tarafından yeteri miktarda ve sürekli olarak desteklenmesi ihtiyacı bulunuyor. Yem kaynağı açısından benzer durumda olan kümes hayvancılığı sektörümüz de aynı sorunlarla savaşıyor
Yerli Pamuk Depoda Duruyor, Döviz İthal Pamuğa Gidiyor
Hasadı bölgemizde yeni başlayan pamuk piyasaları ile ilgili olarak da görüşlerini paylaşan Işınsu Kestelli, “Pamuk konusu son dönemde hem üyelerimiz hem de bizler tarafından sıklıkla dile getiriliyor. Geçtiğimiz yıl ülke olarak 1,6 milyar dolar değerinde yaklaşık 1 milyon ton pamuk ithalatı yaptık. Bu miktarda ithalata rağmen yerli pamukta yeni sezona stok devri olduğunu belirtmek isterim. Ege pamuğu kalitesinde bir pamuğun yurtdışı piyasalardaki değeri şu an için 12 lirayı bulurken yerli pamuğumuz henüz 11 liradan bile işlem görmedi. Bu durumda üreticimizin bu sezon kâr etmesi söz konusu olmayacak ve önümüzdeki sezon pamuk ekim alanları daha da azalacaktır. Pamuktan kaçan alanlarının mısır, domates gibi ürünlere kayması muhtemeledir. Ancak domateste bu yıl yaşanan sorunu sanırım hepimiz biliyoruz. Fiyatların düşük olması, hasat maliyetinin bile karşılanamaması nedeniyle ürününü tarlada bırakan üreticilerimiz oldu. Böyle bir ortamda pamuk ekim alanlarının azalması alternatif ürünlerin piyasasını da olumsuz etkileyecektir. Bu nedenle Tarım ve Orman Bakanlığımızdan 2020 yılı pamuk priminin üreticimizi memnun edecek seviyede bir an önce açıklanmasını talep ediyoruz” diye konuştu
Üretimde İyi Noktadayız Ama Birim İhtacat Değerimiz Düşük
Türkiye’nin tarımsal üretim potansiyeli açısından dünyanın en önemli ülkelerinden birisi olduğuna dikkat çeken Işınsu Kestelli, “Ancak gerçekleştirdiğimiz üretimin ihraç edilerek döviz kazandırıcı bir faaliyete dönüştürülmesinde halen çok önemli eksiklerimiz bulunuyor. Üretimde ilk 10 ülke arasındayken toplam tarımsal ürünler ticareti sıralamasında 27’nci sırada olmamız da bunun açık bir göstergesi. Bu durumu iki açıdan bakmak gerekiyor. Birincisi ihracat miktarının yeterli seviyede olmaması. Bunu artırmanın en önemli yolu, ürünlerimiz için yeni pazarlar bulmaktan geçiyor. Tarımdan elde edilen döviz gelirleriyle ilgili ikinci konu ise birim ihraç değerimizin halen çok düşük olması... Kısacası tarımsal ürünlerimizin kalitesini ve marka değerini artırarak katma değeri yüksek ürünler haline getirip pazarlamak zorundayız. Bunun için de ARGE, İnovasyon ve markalaşmaya daha fazla kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu
Tarımda Yaşanan Su Sıkıntısı Giderek Büyüyor
Kestelli, konuşmasının son bölümünde, “Dünya küresel etkileri olacak bir iklim felaketi sorunu ile karşı karşıya. Bu yıl oldukça kurak bir sezon yaşıyoruz. Eğer kış dönemi geçtiğimiz yıl gibi olursa tarım bu durumdan en fazla etkilenen sektörlerin başında gelecek. Bu yıl bile su sıkıntısı nedeniyle tarım ürünlerinin suya en çok ihtiyaç duyduğu dönemde barajlardan su verilmesi kesildi. Üreticilerimiz kendi imkânları ile ürünlerini sulamaya devam etti. Ancak bireysel su kaynaklarının da son derece sınırlı ve aynı zamanda çok maliyetli olduğunu unutmamalıyız. Tarımsal planlamalarda tarım bakanlığımızın bu durumu öncelikli bir faktör olarak dikkate alması için görüşümüzü iletiyoruz. Su sıkıntısına göre aksiyon planı belirlenmesinde hem üreticimiz hem de ülkemiz açısından sonsuz fayda görüyorum” dedi
FACEBOOK YORUMLAR