Elektrikte aslan payı HES'lerin
Uluslararası danışmanlık şirketi Kearney ve Enerji Günlüğü tarafından bu yıl ikincisi hazırlanan MW100-Türkiye'nin En Büyük 100 Elektrik Üreticisi Araştırması'nın sonuçlarına göre Türkiye'nin elektrik üretimi kurulu gücü 2020'de yüzde 5'lik artışla 95 ...
Toplam kurulu gücün 26.4 bin megavatını hidroelektrik santralları, 23.6 megavatını doğalgaz santralları, 19.5 megavatını kömür santralları oluşturdu. HES’lerden gelen üretim pastada en büyük payı alırken rüzgar santralları 7.4 bin megavatta kaldı. Lisanslı güneş santrallarından ise ilk 100’e girebilen olmadı.
GÜÇLÜ DÖNÜŞÜM SAĞLADI
Yıllık elektrik tüketimi ise nisan-mayıs aylarındaki sert düşüşe rağmen toplamda 2019’a göre artış gösterdi ve 305 milyar kilovatsaati aştı. Elektrik üretiminde rüzgar, güneş ve jeotermal kaynakların payı 2019’daki yüzde 13 seviyesinden geçen yıl yüzde 20’ye yükseldi. Tüm yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı ise yüzde 43 oldu. Türkiye’nin enerji dönüşümünde önemli bir ilerleme kaydettiğini ifade eden Kearney Türkiye Yönetici Ortağı Onur Okutur, “Şimdi serbest piyasa koşullarında çok daha uygun maliyetlerle ve çevreci şekilde enerji tedarikini sağlayabiliyoruz” dedi
‘YENİ’LENEBİLİR BÜYÜYOR
MW100 listesine bu sene 9 yeni şirket dahil oldu. Yeni katılan şirketlerin tümü yenilenebilir enerji kaynaklarındaki güçlü portföyleriyle dikkat çekiyor. Yeni katılan şirketlerin yüzde 80’inin sadece yenilebilir enerji kaynaklarında yatırımları bulunuyor. Geçen yıl hidroelektrik santralı yatırımlarıyla listeye 60’ıncı sıradan giren Energo-Pro şirketinin yanı sıra Greeneco Enerji, MÖN İnşaat Enerji, Yıldızlar Enerji, Peker Enerji, Kıvanç Enerji, Akbaş Holding, Akış Enerji ve Oltan Köleoğlu Enerji listeye yeni giriş yapan şirketler arasında yer aldı.
TOPLUMSAL ALGI ŞART
Türkiye elektrik sektöründeki bilgi birikiminin giderek arttığını söyleyen Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kara, “Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de enerji konusunda ihtiyaç duyulan farkındalık, sadece enerji fiyatlarıyla sınırlı kalmayıp, hayatın tüm alanlarını kapsayacak şekilde, sürdürülebilirlik yaklaşımıyla gelişmeli. Yani temiz çevre, iklim değişikliği, makro ekonomik dengeler ile enerji arasındaki ilişkiler gibi konulara da yeterli hassasiyetin gösterilmesini sağlayacak bir toplumsal algıya ihtiyaç var” dedi.