Aile İşletmeleri, Girişimlere Finansal Katkı Sağlıyor
TAİDER Aile İşletmeleri Derneği'nin gerçekleştirdiği çevrim içi etkinlik geniş katılımla gerçekleşti. Türkiye'de teknolojinin dışında da ciddi bir pazar olduğunu ve bunu dönüştürmek gerektiğini söyleyen Silahlı, aile işletmelerinin ülke içindeki dönüşüme hizmet edecek girişimlere sadece finansal olarak değil, anlayış olarak da büyük katkılar sağlayacağını ifade etti
Türkiye'deki aile şirketlerinin kurumsallaşmasını ve kârlı sürdürülebilir büyümesini destekleyerek, Türkiye'nin ekonomik kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla faaliyetlerini sürdüren TAİDER Aile İşletmeleri Derneği'nin Girişimcilik Komitesi tarafından düzenlenen “İki Melek Yatırımcı, Bir Sosyal Girişim” etkinliğinde, sosyal girişimcilik ve yatırımcı-girişimci ilişkileri konuşuldu.
“Tek noktadan firmalara en iyi şekilde atık yönetimi sağlıyoruz”
Fazla Gıda'yı, gıda atığını önleyen teknolojik çözümleri üretmek adına kurduklarını söyleyen Fazla Gıda Kurucu Ortağı Olcay Silahlı; “Gıda atığı çok büyük bir sorun. Dünyada her yıl 1.3 trilyon dolar değerinde gıdayı çöpe atıyoruz. Türkiye'de yıllık 280 milyar TL civarında atığımız söz konusu. Bu sadece finansal değil, çevresel ve aynı zamanda sosyal bir kayıp. İnsanların karnını doyuracağı gıdaları çöpe atmış oluyoruz. Uzun bir literatür araştırmasından sonra gıda geri kazanım hiyerarşisini buldum. Özetle; bir gıdanın satış noktasından çıktığı andan itibaren geri kalan hayat döngüsünde nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatan bir hiyerarşi. Türkiye'de bu hiyerarşiyi gıda firmalarının bilmediğini, bilseler bile yönetebilecek ekiplerinin olmadığını ve Türkiye'de ekosistemin geliştirilmesi gerektiğini gördük. Atık yönetimi olmayan firmalara kazanım hiyerarşisine uygun bir şekilde atıklarını yönetebilecekleri bir altyapı sunarsak, onların dijital atık yönetim departmanı gibi davranırsak, karar verme mekanizmalarını, süreçlerini otomatikleştirirsek ve son olarak da en önemlisi bu platform etrafında bir ekosistem oluşturursak, atık yönetimi ve gıda atığı yönetimi konusunda gıda atığı sorununu çözer miyiz diye bir hipotez ortaya attık. İlk sene hiyerarşinin bir adımını seçtik; o da bağış. Fazla Gıda platformu, gıda firmalarının hâlâ insan tüketimine uygun fakat satışını gerçekleştiremedikleri ürünlerini sisteme yüklemelerini sağlıyor. Yükledikleri ürünler bağış modülünde değerlendirilip Gıda Bankaları ve aş evleri araçlığı ile ihtiyaç sahiplerine gıda yardımı olarak ulaştırabiliyor, aynı zamanda firmaların bu değerlendiremediği atıl stoklarını uygun fiyatla satabilmelerine de olanak sağlıyoruz. Atıl kalan ürün grupları şayet insan tüketimine uygun değilse hayvan yem endüstrisinde yem hammaddesi olarak kullanılmasını ve ayrıca buna da uygun olmayan gıdaların biyogaz tesislerinde elektrik üretiminde ham madde olarak kullanılmasını sağlıyoruz. Gıda bağış tarafında aylık olarak 330 bin ihtiyaç sahibine gıda bağışı sağlıyoruz. Hedefimiz aylık 500 bin kişiye ulaşmak. Aktif olarak 36 şehirde bağış yapıyoruz ama 81 ilde operasyon kabiliyetimiz var” dedi.
“İade ve imhalar büyük problemdi”
Uludağ İçecek Stratejik Planlama Yöneticisi ve melek yatırımcı Nuri Cem Erbak, Fazla Gıda'nın yatırımcısı olma hikayesini şu sözlerle anlattı: “2015 yılında aile şirketimiz Uludağ'da tedarik zincirinde çalışmaya başladığımda, iade ve imhaların nasıl büyük bir problem olduğuyla karşılaştım. Oradaki algıda seçicilikle beraber bunun makro ölçeğiyle ilgilenmeye başlamıştım ama ne yapacağımı çok fazla bilmiyordum. Böyle bir ortamda karşıma bir gazete sayfasında Fazla Gıda çıktı. Berlin'de bir hızlandırma programındayken tanışma şansı yakaladık ve dört ay sonra yatırımcısı oldum.”
Fark Holding Yönetim Kurulu Başkanı, TAİDER Now-Gen Komitesi Başkanı, melek yatırımcı Ahu Büyükkuşoğlu Serter ise; “Fazla Gıda ile tanışmam Galata Business Angels'da (GBA) oldu. Orada uzun zamandır yatırım yapıyorum. Sunuma gelmişlerdi, tedarik zinciri uzmanlık konum değil ama hem çözdükleri problem açısından hem de bu problemi çözmek için gösterdikleri yaklaşım açısından bana çok doğru bir ekip geldiler. Birinci turda 3 kişi girdik, ikinci turda çok daha kalabalıktık” dedi.
“Anlattığınızı yaptığınız zaman güven oluşuyor”
Yatırım sürecinden bahseden Fazla Gıda Kurucu Ortağı Olcay Silahlı, “Yatırım alma sürecinde en çok dikkatimi çeken konu ilk turda 3-4 kişi olmasına rağmen, son turda yaklaşık 27 kişinin katılımıydı. İlk başta yapmaya çalıştığım şeyin çok anlaşılmadığını fark ettim. Sosyal girişim dediğinizde insanlar kaçıyor. Fazla Gıda'nın çıkışında misyonum Türkiye'de sosyal girişimciliğin nasıl olması gerektiğini ve ölçeklenebilir olabileceğini göstermekti. Bu süreçte, anlattığınız şeyi uygulamaya koyduğunuzda güven oluştuğunu tecrübe etmiş oldum” ifadelerini kullandı.
Fazla Gıda'nın oldukça profesyonel bir sosyal girişim olduğunu söyleyen Büyükkuşoğlu Serter, “Sosyal girişimler para kazanmadığı sürece sadece sosyal olarak kalıyor. Fazla Gıda'nın yaklaşımı beni çok etkilemişti. Böyle bir amaçla yola çıkarlarsa başarılı olma olasılıkları çok yüksekti. Olmazsa da yatırımcı olarak aldığımız riskti. Buna yatırmayacaksak, bu riski nerede alacağız diye düşünerek çok kolay karar vermiştim” şeklinde konuştu.
“Yatırımcıların rolleri esnek olmalı”
Melek yatırımcıların rollerine de değinen Büyükkuşoğlu Serter, “Her girişimle olan ilişkim farklı, orada oynadığım role göre değişiyor. Yatırımcılar arasındaki ilişki yönetimine de dikkat çekmek istiyorum. Yatırımcılar kendi rollerini esnek bir şekilde belirlemeli. Her girişimin içinde aynı rolü oynamamız gerekmiyor. Çok küçük bir payın varsa, çok büyük bir yer tutacağım diye uğraşmamak gerekiyor. Aynı şekilde çok fazla bilgimizin olmadığı bir konuda sırf para verdik diye her şeyi biliyormuşuz gibi zaman almaktan da hoşlanmıyorum” dedi.
“Girişimcilerin güvenebileceği insana ihtiyacı var”
Küçük büyük 50'nin üzerinde yatırımcılarının olduğunu söyleyen Silahlı yatımcı ilişkileriyle ilgili şu sözleri söyledi: “Birincil sorumluluğum yatırımcılarımı rutin bir şekilde bilgilendirmek. Girişimcinin çok önemli bir ihtiyacı var: gerçekten güvenebileceği insanlar. Yanınızda olabilecek, size fikir verebilecek yatırımcıların olması çok önemli. İşin başlangıcı samimiyet ve yeri geldiğinde her şeyi yatırımcınla konuşabilmek.”
Silahlı sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye'deki aile işletmeleri gerçek endüstrinin yıllardır içinde oldukları için fon yöneticilerine kıyasla buradaki pazarın büyüklüğünü, fırsatlarını ve dinamizmini daha iyi görebildiklerini. Fon yöneticilerinin baktığı açı sadece teknoloji ya da global olsun şeklinde olabiliyor. Teknolojiye tekil bakmak yeterli değil, teknolojinin sektör ile ilişkisini de iyi anlamak gerekir. Türkiye'de ciddi bir pazar var ve bunu dönüştürmek gerekiyor. Bu anlamda aile işletmelerinin ülke içindeki dönüşüme hizmet edecek girişimlere sadece finansal olarak değil, anlayış olarak da katkısı olacaktır. Ayrıca kendilerinin de dönüşmeleri ve dünyanın gidişatını öğrenmeleri bakımından önemli olduğunu düşünüyorum.”